Konferansa ara verildiğinde Covey kadının yanına giderek anlattığı deneyimini kendisiyle paylaşmasını ister.
Kadın gene yüksek sesle konuşmaya başlar :
‘Başıma gelenleri tahmin bile edemezsiniz. Dünyanın en kötü, en nankör adamının gün boyu hemşireliğini yapıyorum. Yaptığım hiçbir şeyi yeterli bulmuyor. Bir tek övgü çıkmıyor ağzından; zaten çoğu zaman ben yokmuşum gibi davranıyor. Durmadan dırdır ediyor ve her şeyde bir kusur buluyor. Bu adam yüzünden hayat çekilmez oldu. Ben de çoğu kez hıncımı ailemden çıkarıyorum. Diğer hemşireler de benimle aynı durumdalar. Neredeyse adamın ölmesi için dua edecek hale geldik.
Ve siz bugün konferans kürsüsüne çıkıp, hiçbir şeyin hiçbir kimsenin benim iznim olmadan beni üzmeyeceğini söylediniz. Eğer üzülüyorsam, duygusal yaşamda mutsuzluğu seçmiş olduğum için üzüldüğümü söylediniz.
Önce, ne diyor bu adam, dedim. Bunu asla kabul edemem, dedim. Sonra siz konuşmanızı sürdürürken, ben kendi içime döndüm. Tepkilerimi seçme gücüne sahip miyim, diye kendime sormaya başladım. Sonra bir an, bu güce gerçekten sahip olduğumu hissettim. Kendi seçimimle mutsuz olduğumu kavradım. O zaman mutsuz olmamayı da seçebileceğimi anladım.
İşte o anda sanki içimde bir ateş yandı. Ayağa fırladım. Kendimi sanki bir hapishaneden salıverilmiş gibi hissediyordum. Bütün dünya duyacak şekilde ‘Özgürüm. Hapishaneden çıktım. Bundan sonra kimse davranışlarımı kontrol edemeyecek’ diye bağırmak istedim.”
NLP Türk Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder