Beşinci Sütun’u çalışırken sizin kişiliğinizi ve başka insanların kişiliklerini oluşturan temelleri öğreneceksiniz. Kişilik sizin düşünce, duygu, tutum, söz ve davranışlarınızla ilgili karakteristik kalıplardan oluşur. Değerler, İnançlar, Meta Programlar, Zihinsel Harita, Zaman Çizgisi bu temeller arasındadır.
Deneyimler, Kullanılan Dil Kalıpları, Fikirler, Bellek Kayıtları, Farklı kişilik programları olan Meta Programları öğrenerek, bu tip insanlarla nasıl iletişim kullanacağınızı, hangi tür sözcükleri kullanacağınızı kavrayacaksınız. Bunların ‘değişebilir’ olduğunu ve hiçbirinin ‘doğru’ ya da ‘yanlış’ olmadığını, sadece farklı olduğunu öğreneceksiniz. Farklılığa ‘saygı’ duymayı öğreneceksiniz. Her insan biriciktir. Hiçbir insan, sizin kopyanız değildir. Sizin de hiçbir insanın kopyası olmanız gerekmiyor. NLP çalışmalarının temeli olan ‘Modelleme’ bile bu bağlamda değerlendirilmelidir. Modelleme sadece bir konuda başarılı olmak için kullanılan bir yöntemdir. İnsanın ‘biricikliği’, bu modellemeden zarar görmemelidir. Yoksa bilinçdışı düzeyde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Siz özgün ve özgür bir varlıksınız. Bu yaşamınızdaki hiçbir olay, ‘boşu boşuna’ başınıza gelmedi. Bir an önce kendi ‘biricik rolünüzü’ öğrenin ve onu yaşamaya başlayın. Yetenekleriniz size, başkalarına hizmet etmeniz için verildi.
Beşinci Sütun Hikayesi : “Victor Frank’ın Özgürlüğü”
Beşinci Sütun’da incelenen NLP Terimleri : Zaman Çizgisi, Ölçekleme, Meta Programlar, Değerler ve İnançlar, Meta Program Filtreleri, Meta Program Davranış Kalıpları.
“Victor Frankl’ın Özgürlüğü”
Victor Frankl Musevi bir psikiyatri uzmanıydı. Ailesiyle birlikte Nazi Almanya’sının ölüm kamplarına atıldı. Annesi, babası, erkek kardeşi ve karısı bu kamplarda öldüler ya da gaz fırınlarına gönderildiler. Kız kardeşi dışında bütün ailesi öldü. Frankl’a çeşitli işkenceler ve çirkin şeyler yapıldı.
Frankl bir dakika sonra başına ne geleceğini bilmiyordu. Kendisini de fırınlara mı yollayacaklardı, yoksa cesetleri taşıyan ve külleri kürekle atan ‘Kurtulmuşlar’dan birisi mi olacaktı?
Frankl bir gün, yalnız başına, çırılçıplak küçük bir odada otururken, sonradan ‘İnsana Özgürlüklerin Sonuncusu’ diye tanımlayacağı şeyi, kendisini esir eden Nazilerin, elinden alamayacakları ‘Özgürlüğü’ kavramaya başladı. Bütün çevresini kontrol edebilir, bedenine her şeyi yapabilirlerdi. Ama Victor Frankl ‘Özbilinç’ sahibiydi ve başına gelenleri bir ‘Gözlemci’ gibi seyredebiliyordu. ‘Kimliği’ zarar görmemişti. Kendi iç dünyasında bütün bunların onu nasıl etkileyeceğine karar verebilirdi. Başına gelenler ya da ‘Dürtü’ ile ona gösterdiği ‘Tepki’ arasında, ‘Özgürlüğü’ ya da o tepkiyi ‘Seçme Gücü’ vardı.
Bütün bu olayları yaşarken, kendisini değişik konumlarda ‘Hayal Ediyordu’. Örneğin, bu Ölüm Kamplarından kurtulduktan sonra öğrencilerine ders verdiğini ‘Görüyordu’. Sınıfta olduğunu ‘Düşlüyor’, öğrencilere o sırada kendisine yapılan işkencelerden aldığı ‘Dersleri’ anlatıyordu.
Sonunda Ölüm Kamplarından kurtuldu. Gittiği ülkede öğrencilerine dersler vermeye başladı.
Stephen Covey, Victor Frankl’ın, yaşamın üç merkezi değerinden söz ettiğini belirtir.
1. Deneysel olanlar ya da başımıza gelenler ;
2. Yaratıcı olan ya da bizim var ettiklerimiz ;
3. Tutumsal olan ya da koşullara gösterdiğimiz tepkiler.
Paradigma ve yeniden düzenleme açısından bu üç değerin en önemlisi tutumsal olandır, yaşam boyunca başımıza gelen olaylara nasıl tepki gösterdiğimizdir.
NLP Türk Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder