Belirli bir Ruh haline girmek,
neden gereklidir? Çünkü “Öğrenme ruh
halinize bağlıdır.”
Ruh hali nedir? Sizin ruh
haliniz, herhangi bir anda ‘nasıl’ olduğunuzdur. Sizin düşüncelerinizin,
hislerinizin, duygularınızın, zihinsel ve ruhsal enerjilerinizin toplamıdır.
Sevgi, gurur, gerginlik, öfke, kıskançlık, yorgunluk, heyecan, kendini iyi
hissetmek, kendini kötü hissetmek, keyifsiz olmak, depresyonda olmak, havalarda
uçmak gibi sözcükler ruhsal durumlarınızla ilgilidir. ‘Olaylara nasıl tepki
verdiğinizi de, içinde bulunduğunuz ruh hali belirler.’
Çoğu insan kendi ruh halini
isteyerek değiştirebileceğinin farkında değildir. Ruh halimizi olumlu yönde
değiştirmek
1.
Öğrenmenizi,
2.
Başkalarını nasıl etkilediğinizi,
3.
Başarımızı etkiler.
Bu konuda NLP’nin iki önvarsayımı
şunlardır.
“Seçeneğe sahip olmak, seçeneksiz
olmaktan daha iyidir.”
“İnsanlar o anda ellerindeki en
iyi olasılığı seçerler.”
Şu andaki ruh halinizi
değiştirmek istiyorsanız, önce bunun farkına varmalısınız. “Algılamadığınız bir
durumu değiştiremezsiniz.” Bulunduğunuz noktadan başlamalısınız. Şu andaki ruh
halinizi tanımlayın. Buna bir ‘isim’ verin! Bedeninizin farklı kısımlarında
neler hissettiğinizi algılayın. Kendinizi ‘rahatsız’ hissediyorsanız, oturuş
şeklini değiştirin. Kafanızdan geçen ‘Zihinsel Resimleri’ farke din. Onları
değiştirmeye çalışmayın, sadece izleyin! İçinizdeki ‘sesleri’ fark edin.
Zihinsel ve fiziksel alanınızın sınırlarını hissetmeye çalışın.
Genel Ruh Haliniz
Bazı insanlar için benzetmeler yapıldığını
duymuşsunuzdur. “ayı gibi adam!”, “Yılan gibi kadın!”, “Maymun gibi Çocuk!”
örneklerinde olduğu gib. Aslında resimli romanlardaki gibi ‘bir özellik’
abartılmakta ve bir ‘tip’ imgesi oluşmaktadır. “Ha o’mu yaramaz!” örneğinde
olduğu gibi insanlarla ilgili önyargılar ve imgeler vardır herkesin kafasında.
Peki bu neden olmaktadır? Bu olmaktadır çünkü
bazı ruh hallerini diğerlerinden daha fazla ziyaret ederiz. Başka ruh
hallerinde dolaştıktan sonra kendimizi evimize dönmüş gibi hissettiğimiz ruh
halimiz bizim ‘Genel Ruh Halimiz’dir. Bunu dört açıdan değerlendirin :
1. Fizyolojiniz :
|
Bedeninizin durumu, sağlıklı ve
dengeli oluşu. Tipik duruşunuz. Bir ressam karikatürünüzü çizseydi hangi
kısımları öne çıkarırdı. Enerji düzeyiniz ve bu enerji düzeyinizin
yürüyüşünüze, duruşunuza ve oturuşunuza etkisi. Trans çalışmaları
sakinleşmenizi ve içsel kaynaklarınızla dolmanızı sağlayabilir.
|
||
2. Düşünceleriniz :
|
Dikkatiniz dağınık mı yoksa
berrak ve keskin mi. Farkındalığınız açık mı kapalı mı. Zihinsel enerji düzeyiniz
aşağıda mı, yukarıda mı. Zihinsel resimlerinizin, sözcüklerinizin ve
duygularınızın tümüyle farkında mısınız? Meditasyon size zihin açıklığı
kazandırabilir.
|
||
3. Baskın Duygusal Haliniz :
|
Baskın duygusal haliniz
mutluluk mu, üzüntü mü, öfke mi yoksa huzur mu? Kalp temelli görselleştirme
egzersizi, sevgi ve şefkat odaklı meditasyon ve trans çalışmaları sizin
baskın duygusal halinizi değiştirebilir. Kabınızda ne varsa, dışınıza o
taşar.
|
||
4. Manevi Durumunuz:
|
Kendinizden daha büyük ve daha
yüksek bir ‘varlık’ ile bağlantı kuruyor musunuz? Bunu istediğiniz gibi
düşünün. Tanrı, Ruh, Enerji ya da İnsanlık gibi bir ‘Varlık’ olabilir. NLP çalışmalarında, Nörolojik Düzeyler
Tablosunda Kimlik Ötesi denilen alandır burası. ‘Chirst Bilinci’ de denilen
alandır. Beden, Zihin, Ruh, Christ Bilinci.
|
||
D. Öğrenme Hali
İyi iletişim, kendini doğru ifade
etme, kaliteli insanlarla ilişki kurabilme gibi konularda konferanslara,
seminerlere katıldığımızı düşünelim. Öğrendiklerimizi ‘hatırlamak’ için,
yeniden ‘Öğrenme Sırasındaki Ruh Haline’ girmemiz gerekir. Joseph O’Connor’a
göre bu konuyla ilgili NLP ilkesi şumudur : İlke : “Her öğrenme, ruhsal duruma
bağlıdır!” Yani ne kadar öğrendiğiniz, o an yaşamakta olduğunuz ‘Ruh Haline’
bağlıdır. Kendinize şu sorular sorun : 1) Hangi durum çabuk kolay ve zevkle
öğrenmenizi mümkün kılıyor? 2) Okuldaki öğreniminiz süresince, bu ruh haline ne
kadar sık girdiniz? Bunlar çok açık sorulardır. Ama okul eğitim sistemimizde
“öğrenci”den çok “müfredat”, “kitaplar”, “kaynaklar” ve “öğretim yöntemleri”
önemsenmektedir! Yerleşik varsayım şu : “eğer doğru müfredat ve öğretim
yöntemlerini uygularsak, öğrencilerimiz mucizevi bir şekilde hemen
öğreneceklerdir! Siz bunu bir de, dikbaşlı yeni yetmelerle dolu bir sınıfa ilk
defa giren bir öğretmene sorun!
Bir şeyi öğrenmek istediğinizde
kendinize soracağınız ilk soru,
“Bunu öğrenmek için hangi ruh
halinde olmalıyım?” olmalıdır!...
İyi öğrencilerin bir dizi
‘Öğrenme Stratejisi’ vardır. “Kendi Ruhsal Durumlarını yönetirler.”
İlke : “İyi bir Ruh Hali içinde
olmadan, Stratejiler işe Yaramaz”.
Büyük bir olasılıkla siz de
hayatınızın bir döneminde bir çeşit sınava tabi tutulmuşsunuzdur. ‘Bir okul
sınavı’, ‘bir spor karşılaşması’, ‘topluluk önünde konuşma’ ya da ‘bir iş
görüşmesi’ gibi. Böyle bir durum öncesinde ne kadar iyi hazırlanmış olsanız da
‘Heyecanınız’ her an ‘Ruhsal Halinizi’ bozabilir. Tüm şansınızı yitirebilir ve
söyleyebileceğiniz ya da yazabileceğiniz şeylerin hiçbirini
hatırlamayabilirsiniz. Bunun çözümü nedir? Eğer ‘Performans Sırasındaki Ruh
Halinizi’ iyi yönetebilirseniz (state management?) her şey yolunda gidecektir.
İster bir öğretmen, ister bir
eğitmen, bir konferansçı, bir rehber yada sunuş konuşması yapan biri olun,
başkalarına herhangi bir şeyi öğretmek istediğinizde, önce kendinize şunu sorun
: “Ben izleyicilerimde, bu konuyla ilgili bir Öğrenme Halini nasıl
yaratabilirim?”
İyi iletişim halini nasıl
yaratabilirim? Kendini Doğru İfade Etme
halini nasıl yaratabilirim? Kaliteli insanlarla ilişki kurma hali nasıl
yaratabilirim?
Okul döneminizi hatırlamaya
çalışın. Dersinin konusunu sizin için ilginç hale getirmeyi başaran
öğretmenleriniz olmuş muydu? Eğer olduysa yeterince şanslısınız demektir. Peki
onlar bunu nasıl başarmışlardı? Genellikle anlattıkları konuya ‘coşku’ ve
‘bağlılık’ duyguları katarak.
Ruh halleri bulaşıcıdır.
Dolayısıyla anlattıkları konuya ‘coşku’ ve ‘bağlılık’ duyguları katan
konuşmacıların duydukları heyecan, coşku ve bağlılık duyguları dinleyicilere
yani sizler de geçer. Öğrenciyi öğrenme haline sokmanın en iyi yolu, önce
öğretmenin o hale girmesidir.
Başkalarında ‘Olumlu bir Ruh
Hali’ yaratmanın diğer bir yöntemi de ‘Hikaye Anlatmak’tır. Eğer insanların
‘Meraklanmalarını’ istiyorsanız, onlara ‘Gizemli bir Hikaye’ anlatın!
Anlatacağınız hikayenin, öğreteceğiniz konuyla ilgili olmasına gerek yoktur!
Onlar meraklandıktan sonra, asıl konuya geçebilirsiniz.
‘Hikaye anlatma olayı’nda da,
‘Ayak Uydurma’ ve ‘Öncülük Etme’ ilkeleri geçerlidir. İzleyicileriniz direnç
gösteriyorsa, önce sizin onlara ayak uydurmanız gerekir. ‘Onlara ayak uydurup,
uyum sağladıktan sonra daha iyi bir ruhsal duruma geçmelerine öncülük
edebilirsiniz.’
Bazen ‘Öğrenme Haline Geçmek’ çok
büyük bir sıçrama gerektirebilir. O zaman dinleyicileri önce ‘Nötr’ bir hale
sokarsınız sonra adım adım Öğrenme Hali’ne doğru götürürsünüz. Fizyolojiyi
değiştirmek, Ruh Halini değiştirir. (Ralph Watson’un NLP Kurslarında müzik,
dans ve transı kullanışını gibi...) İzleyici grubunu ayağa kaldırdıktan sonra
önceden planladığınız şekilde ya da plan dışı bir şekilde yolunuza devam
edebilirsiniz.
Bir ‘Algısal Duruş Alma’ Hikayesi
: Bir Sue Knight Hikayesi : “Pauline ve Oğlu” (NLP Hikaye Kardeşim)
Bir ‘Deneyim Yoluyla Öğrenme’ Hikayesi :
Milton’ın oğlu Bert, çok başarılı
bir psikiyatrist olabilirdi ama çiftçi olmayı tercih etti. Evlendi. Altı oğlu
ve bir kızı oldu. Oğullarının sigara, alkol, uyuşturucu gibi alışkanlıklara
kapılmamaları için hep onlarla ilgilendi. Onlara enteresan görünüşü olan,
dingil yağı gibi karışımlar hazırlar ve bu tür alışkanlıkların sonu olmadığını
göstermek isterdi. Bir gün oğulları onun yanına gelip, o şeyin ne olduğunu
sordular. O da “Neden tadına bakmıyorsunuz?” demişti. Bir keresinde küçük bir
şişe aldı eline. Oğulları yanına gelip “O ne?” diye sorduklarında, “Neden
koklamıyorsunuz?” dedi. Amonyak koklaması hoş olan bir şey değildir! Böylece
çocukların her biri küçüklüklerinden itibaren ne yediklerine, ne içtiklerine ve
ne kokladıklarına dikkat etmeyi öğrendiler. Yetişmenin iyi bir yoluydu bu.” (s.166)
Sidney Rosen’ın Yorumu :
“Burada gene Erickson’un ön
varsayımlarından birinin ifade edildiğini görüyoruz : “İnsanların bir şeyi
öğrenmelerinin en iyi yolu, onu deneylemeleridir.” Ebeveyn, öğretmen ya da
terapist insana bu deneyim olanağını sağlar. Bert çocuklarına gerçek sigara,
alkol ya da uyuşturucu deneylettirmedi. Dingil yağını ve amonyağı kullanarak onların “ağızlarına ne
götürdükleri, burunlarına ne götürdüklerine konusunda daha dikkatli olmalarını”
sağladı. Bunu onlar daha çok küçükken yaptı, onlara bu deneyimleri sağladı.
Böylece onlar yetişme çağlarında ‘ayırd etmeyi’ öğrendiler.
Ayırdetmeyi öğrenmiş bir insana,
sigara, alkol ve uyuşturucu kullanma konusunda kendi başına karar vermeleri
için güvenebilirsiniz.
Sonuçları
İyi Belirleyin
Bir
Sonuç/Hedef belirlemeye çalıştığınızda,
aşağıdaki soruları cevaplandırmakla işe başlayın.
Bu
sürece girdiğinizde, belki de bütün kriterleri karşılayamadığınızı
göreceksiniz. Kendinizi mutlu hissedene kadar üstlerinde çalışmayı sürdürün.
NLP tekerleğinin dingil çivisi budur. Başarılı olmanız için ihtiyacınız olan
temelleri size kazandıracaktır.
1.
Gerçekleştirmeyi istediğiniz Hedef/Sonuç olumlu olmalı. Ne istiyorsunuz? Ne
olmasını isterdiniz? Hayalleriniz, umutlarınız, hedefleriniz, gereksinim
duyduğunuz eşyalar, yetenekler, iş ilişkiler, ruh hali çalışma ve varoluş
yolları. Dünyada yaratmak istediğiniz bu hedeflere NLP’de sonuçlar adını
veriyoruz.
2.
Ayrıntılı olmalı. Nerede, kim, ne zaman, ne ve nasıl yaptı? Sizin ve
başkalarının ne yapmaları gerektiğini belirleyin. Tüm ayrıntılarıyla hayal
edin.
3.
Açıkça görülmeli. İstediğiniz şey gerçekleşmiş gibi hayal kurduğunuzda ne
görüyorsunuz, ne duyuyorsunuz ve ne hissediyorsunuz? İstediğiniz sonuca
ulaştığınızı nasıl anlayacağınızı, bunun geri bildirimlerini tespit edin.
4. Size ait olmalı. Kimin sonucu ya da hedefi
bu? Sizin bunun içindeki payınız ne?
5.
Yaşam üslubunuza uygun olmalı. Ne kadar istiyorsunuz bunun gerçekleşmesini?
6.
Yaşamınızın diğer yönleriyle uygunluk içinde mi? Şimdiki durumun olumlu
yanlarını korumaya çalışın. İstediğiniz Sonuç/Hedef daha geniş planlarınızla ne
kadar ilişkili? Eğer sizin değerlerinizle ve yaşam amacınızla olumlu bağlantı
içindeyse motivasyonunuz artar.
7.
İstediğiniz sonuca/hedefe ulaşmanın yol açacağı sonuçların yan ürünlerini, sizi
ve çevrenizi nasıl etkileyeceğini hayal edin. Sizin kaynaklarınız kullanılmalı.
Elinizdeki kaynakları değerlendirin. Daha önce kaynaklarınızın hangilerini
kullandınız ve hangilerini dışarıdan elde edebilirsiniz? Hangilerine
ihtiyacınız var?”
8.
Hangi küçük sonuçlar, bu sonucun parçaları olabilir? Bu sonuç içinize
siniyor mu? Benlik duygunuz ve kimliğinizle tutarlı mı?
Bu konuyla ilgili NLP önvarsayımı
şudur : 1. “Her davranışın arkasında bir amaç vardır.” Önce Amacınızı
belirleyin. Harry Alder’in dediği gibi
ister sözlerinizle, ister yazılarımızla, ister vücut dilimizle iletişim
kuralım, daima bir amaç gözetiriz. Her zaman bir sonuca ulaşmak isteriz. Bu
sonuç, bilgilendirmek, uyarmak, etkilemek ya da eğlenmek olabilir. Bu amacı
gerçekleştirirsek ya da sonuca ulaşırsak başarılı olmuşuz demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder